22 Aralık 2009 Salı

By the way..

Artık Amerikan donanmasında arkadaşlarım var.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Ruhu şişman.

Durduk yere mozaik pasta yapası gelen bir ev arkadaşım, "gelirken brownie al canım çekti" dedim diye bütün koca brownieyi alıp getiren bir sevgilim ve brownie verdiğim tabağı boş getirmemek için haşhaşlı kek yapan bir komşum olduğu sürece, seneye Amerika'ya yuvarlanarak gidebiliyor olmam an meselesidir. Hem kafam da güzel olur.

16 Aralık 2009 Çarşamba

Moody.

Bazen sadece işi düşünce arayan sözde arkadaşlarımın hepsini hayatımdan silmek istiyorum. Nası fikir?

14 Aralık 2009 Pazartesi

Sürücü belgesinin kullanım alanları

Eğer paso başvurularının sadece ilk sene okul tarafından yapıldığını, okuldaki ikinci senenizde paso başvurularının son günü, son dakikalarda öğrenirseniz ve eğer dekontla birlikte bir adet vesikalık fotoğrafa ihtiyacınız olduğunu farkettiğinizde yanınızda vesikalık fotoğrafınız yoksa; bir adet ehliyet alıp fotokopiye gidin. Fotoğrafınızın renkli fotokopisini fotoğraf kağıdına orjinalinden güzel çekiyorlar. Üstelik ehliyet de bir işe yaramış oluyor.

Bu iyiliğimi de unutmayın.

13 Aralık 2009 Pazar

< cam kırılma sesi >

Şu 10 dk içinde neredeyse tanıdığım herkesin twitterı olduğunu farkettim ! Ne ara bu kadar popüler oldu bu meret ?!

Facebook ve blog furyasına kapılmamaya baya bi dayanmıştım yine de bir şekilde dahil oldum. Ama twittera gerçekten hiç sıcak bakmıyorum. Bakamıyorum.

Yine de Hayat Dersi no:3 diyor, ocaktaki yemeğime geri dönüyorum.

4 Aralık 2009 Cuma

Eskiden olsa

Eskiden olsa; bayram için Isparta'ya giderken yolda benimle zorla kanka olup numaramı filan alan türbanlı kızı, anneannemi, annemi, sarmaları, sarı burmaları, baklavaları, şehriye çorbasını, 2 yıl görmeyince biri delikanlı biri de evcilik oynama çağına gelmiş kuzenlerimi, Ceylinle nasıl evcilik oynadığımı, bayramda internetten matemetik ödevi yerine "iyi bayramlar" yazısını gördüğümdeki sevincimi, annemle yapıp burnumuzu batıra batıra yediğimiz tiramisuyu, 11 yaşından beri sigara içen babamın sigarayı bırakışını ve her saati sayışını, kardeşimin kız arkadaşıyla olan enteresan ilişkisini ve dönüş yolunda üstüme ölen kızı ballandıra ballandıra anlatıp uzunca bir postla blog alemine geri dönerdim. Ama farkettim ki ben mutlu olduğumda yazmıyorum. Yazamıyor da olabilirim belki. Ama bırak blogu, günlük yazmayı bile bıraktım bir süredir. Bu nedenle süper bayram hikayelerimi dinleme fırsatını yakalayan şanslı azınlıktan olamayacaksınız. Oops.

P.S. Otobüsteki yol arkadaşı tiplemelerime "bütün yol boyunca susmayan ve zorla arkadaş olup numara isteyen kız modeli"ni ve "otobüse biner binmez uyumaya başlayan, ilerleyen saatlerde omzunuza yatıp uyandırmaya çalışınca uyanmayan kız modeli"ni de eklemek istiyorum ama biriktirip öyle açıklarım beki bir gün.