28 Temmuz 2009 Salı

Ehliyet, sen mi büyüksün ben mi?

Şimdi hayatımda olduğundan pek de haberdar olmadığın/m bir şeyden bahsedeceğim. Ehliyet kursu. Evet. Kendisine bir heves yazıldım filan ama her hayatıma friend request gönderişinde ignore etmekten vazgeçmiyorum. En son bugün aklıma geldi, 24 temmuza kadar sınav ücretini yatırmamız gerektiğini, aksi takdirde sınava giremeyeceğmizi belirten bir mesaj almıştım bi' ara sürücü kursumdan. "Hallederiz" diyip kapamıştım mesajı, artık ne işim vardıysa o anda bu konuda bişeyler yapmamı engelleyen.. Sonra bugünün 28 temmuz oluşunu hatırlamamla birlikte eteklerim tutuştu. Araya tatil matil de girince baya bi' unutmuşum telaştan. Aradım kursu, böyle böyle dedim, "Sen yatır sistem açık hala" dediler, "Oh" dedim.

Bir yandan da bu ehliyet kursu Haziran'da başladı ve devam etmekteydi ama gitmişliğim yok denecek kadar azdı. Birkaç kez gideyim dedim, ispanyolca kursunun olmadığı günlerde yani.. Trafik derslerinde baya kitabın aynısı müthiş bir sıkıcılıkla anlatılıyor, daha da gelmem dedim çıktım. Motor derslerine gittim, onda da suçu adama atmak istemiyorum, büyük bir heyecanla anlatıyordu kendisi ama ben dinleyemiyordum. Baya dinleyemedim yani, çok çabaladım olmadı. Çalışır, öğrenirim dedim.. Neyse işte öyle arada uğrarım filan diye düşünüyorum ben.. İspanyolcaya gidiyorum, tatile gidiyorum filan.. Ehliyet kursu ne zaman gitsem orda çünkü, haftanın beş günü, canım istediğinde giderim, elimin kiri, peh havalarındayım. Bugün de dekont götürmek filan gerekiyordu, gitmişken bi' uğriyim derse, bakalım neler oluyor dedim. Kimseyi de tanımıyorum kursta, insanlar konuşuyor aralarında, ben "duruyorum". Sonra kızın biri "Eh, bugün de son gün.." demez mi? Tanıyorum tanımıyorum dinlemedim lönk diye daldım konuşmaya "Son gün mü?" diye. Evet, meğer son güne denk gelmişim. O da bir süper sıkıcı trafik dersiydi. Ama herkes beni mi gözetlemiştir nedir, herkesten ayrı bir laf geldi:

"Son gün mü?" diye sorduğum kız bana "Tabi sen bi' başına bi' sonuna geldin" dedi.
Trafik dersini veren adam da "Sen hiç gelmedin, bi' kere geldin heralde, küpenden tanıdım" dedi.
Kantinde, hiç muhabbet kurmadığım bi' çocukla aramda şöyle bir diyalog geçti:
Çocuk - Sen cumartesi yeni kursiyerler için başlayan derslere gelicek misin?
Ben - Yok gitmem heralde, belki motorlara giderim.
Çocuk - Diğerlerini çok biliyorsun heralde.
Kardeşim ehliyet kursu değil miydi bu? Heralde yeryüzünde ehliyet kursuna sürekli devam eden tek sınıf benim ehliyet sınıfımdır. Yeni ehliyet alan herkes "Ben bi' kere bile gitmedim kursa" ya da "Bi' kere gittim işte, o da kayıt için" ya da "Ehliyetim var ama bilmiyorum ki kullanmayı" filan diyor. Hayır yani, aynısı kitapta olan konuları bu sıcakta 2432534 farklı ter kokusunun içinde uyuz hocaların ağızlarından dinlemedim diye niye bu kadar aşağılanıyorum anlamadım. Bi' de bir sonraki döneme filan gidicekmiş bu insanlar, zaten hiç bir dersi kaçırmamışlar ki, ne zaman gitsem ağzına kadar doluydu sınıf. Aynı sıkıcı konular ikinci baskı olarak dinlenir mi yahu? Deli misiniz? Öss'ye hazılanmıyoruz, her sınavda aynı soruların çıktığı, hepsi hepsi 17 saatlik bir kursun yeterli olduğu dandirik bir ehliyet sınavı yani.
İnsanların işi gücü yok anacım.
(Benim çok var da)
Not: Şimdi ben böyle saydırdım ya bu sınava, gör bak kesin geçemicem. Mosmor kalıcam. Geçemezsem yazmam yalnız buraya, söyliyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder